Shawshank Redemption – The Redeeming Feature
Filmin özel DVD Edisyonunda (2004) yer verilen bir belgesel. Çok başarılı olmasa da ilginç yerler var.
NOTLAR
Video’da meşhur oldu.
İnsanlar bu filmi tekrar seyretmediğim zaman boşluk
hissediyorum. Hayatımda çok önemli yeri var gibi yorumlar yapıyor Tim Robbins’i gördükçe. Frank Darabont da aynı tepkileri almış hep. Hayatımın en kötü dönemini
bu film sayesinde atlattım diyor insanlar. İlaç gibi...
Hapishane’de kamera ilerlerken bu yorum seslerini
Shawshank’in OST’siyle birleştirmişler, harika olmuş.
“It comes tdown to a simple choice really…Get busy livin or
get bust dying”
1982 Different Seasons antolojisinde yer alan bir Stephen King
novellası. Stand by Me’de buradan.
Incarceration and emancipation
Darabont önce King’in “The Woman in the Room” hikayesini
uyarladı. King o kadar beğendi ki birkaç yıl sonra Rita Hayworth novella’sını
filmleştirmek istediğinde istekli davrandı.
David Schow (Darabont’un arkadaşı): “Gecenin iki buçuğunda markette yiyecek bir şeyler bakarken Darabont ile konuşuyorduk. Kariyerinin ilk filmini yönetme aşamasında Darabont. Bir Chucky filmi. Sence yapmalı mıyım diye sordu. Başka bir seçenek var mı dedim. Rita Hayworth ve Shawshank Redemption’ı senaryolaştırdığını ve çekmek istediğini söyledi.”
Darabont: “Capra’yla büyüdüm. Bayılırdım filmlerine. Tall tale içeriyordu hepsi. Bana sorarsanız Shawshank bir hapishane filmi değil. O da bir tall tale. “
Darabont’un yayınlanan senaryosuna Stephen King bir önsöz yazdı.
Darabont: “Senaryoyu ilk Castle Rock’a gönderdik. Daha önce Stand By Me başarısına imza atmışlardı. Aslında tek yolladığımız yer orasıydı. Diğer stüdyoların böyle bir senaryoyu kuşa eçvireceklerini bilecek kadar tectübeliydim piyasada. Castle Rock zaten Stand By Me’nin başarı ile kurulmuştu."
Liz Glotzer (executive producer/castle rock): “Senaryonun 80-90. Sayfalarında o kadar çok sevdim, karakterlere o kadar bağlandım ki bitmesini istemiyordum.
Frank Capra |
Niki Marvin (Producer): Senaryoyu xerox ileçoğaltıp
neredeyse tüm aktörlere gönderdik. Herkesin ilgisini çekti. Telefonlarımız
susmak bilmedi. “
William Sadler
(Heywood): Tom Cruise, Nicholas Cage, Charlie Sheen herkes etkilenmişti ve ilgileniyordu.
King’in novella’sında Red, beyaz bir Irish guy. Birisi Morgan
Freeman’I tavsiey eder Darabont’a ve onun da aklı yatar.
Niki Marvin: “Tim’in önceki filmlerine baktık. Bilhassa Jacob’s
Ladder’da beğendik. Bu adam bunu yapabilir. Gizemli bir tarafı var dedik. “
Freeman: “Red ile Frank arasındaki ilişki bir love relation.
Arkadaşlıktan daha derin. Bu tarz ilişkiler sadece ölüm kalım hallerinde ortaya
çıkabiliyor”
Bob Gunton (Warden Norton): In the novella, there are
actually 3 wardens. Darabont dahiyane bir şekilde bunları tek kişide bir araya
getirdi.
King döneminde Nixon nefret edieln bir figürdü. Warden
karakteri açıkça Nixonian bir tip.
Darabont: “Joseph campbell tarzı bir kahraman. Kasabaya
geliyor. İşleri düzeltiyor. Ve ayrılıyor.”
Glotzer: “Filmin 1940’larda bir hapishane hikayesiydi. Ümit
duygusuun konu içinde satmak kolay değild. Bu tarz bir filmin başarılı
olmasının tek yolu harika bir film olmasıydı.”
Ohio State Reformatory’de çekildi.
Oyuncular hapishanede acı ve ıstırapları hissetmişler.
Robbins’in oğlu geldiğinde felt incredible weight of years of suffering.
Palpable it was.
Mimar Lewis Scofield. Avrupa’da çok gezmiş. Romanesk,
chateauesque, Gothic influences, Religious overtones. Built to drive ur eyes
skyward.
Terence Marsh (prod designer): “Film yapıldığında hapishane
birkaç sene önce kapatılmıştı. Ortalık berbattı.”
Eski tutuklularla röportajlar
Liaison officer at the set. Oyuncuların faydalı olabilecek
kişilerle konuşmasından sorumlu.
Mansfield kasabasında figürasyon için audition lar büyük
ehyecan yaratıyor. Eski bir gardiyan tutuklu rolünü oynuyor mesela.
Andy’nin içinde sürünerek ilerlediği kanalizasyon borusu
1993’de film çekiliyor. 1994’de preview audience’a
gösterilmiş.
Sonu çok tartışıldı. Eğer novella’daki gibi bitirilseydi,
Morgan Freeman otobüste Andy’yi aramaya giderken bitecekti. “I hope to cross
the border. I hope to see my friend and shake his hand. I hope the pacific is
as bulue as in my dreams…I hope…” Ve otobüs uzaklaşır. Film biter. Ama bu
ending değiştirildi.
Niki Marvin: “Hope kısmı tamamdı ama fulfillment yoktu
sonda. Castle Rock itiraz etmiş (Glotzer ben itiraz ettim diyor). Biraraya
gelmeden bırakırsanız seyirci aldatılmış hisseder der stüdyo. Sen çek
beğenmezsen koymazsın diyorlar“
Darabont ılımlı
yaklaşıyor ve iki dostun biraraya geldiği bir final sahnesi çekiyor.
Kasabada bir prömyer yaptılar.
İlk gösterime girdiğinde 25 milyonluk maliyetinin sadece 18’ini
çaıkarabildi. O zamanlar 100 milyon kazanan filmler vardı. 7 oscar adaylığı
bile ivme sağlayamadı. Fakat zamanla döneminde kendisini geçmiş tüm filmlere
fark atıyor.
William Sadler: “Kimse Shawshank ismini daha önce
duymamıştı. Redemption’da dini çağrışımlar yapıyordu. Seyircide istek yaratması
zordu”
Esas olarak video’da patlıyor. Kiralayacak kaset kalmıyor
dönemde. Şirket maliyeti böylece kurtarıyor. 1995’in çok kiralanan kaseti
oluyor.
IMDB’de zirve yapıyor.
Citizen Kane ve It’s a Wonderful Life’da geişede başarısız
ama sonra became renowned
HollywoodJesus – filmleri spiritual açıdan değerlendiren bir
site
Filmi seyrettikten sonra intihardan vazgeçenler olmuş.
Darabont’a yazmışlar.
Saddle: “U can transpose that story to any dire position in
ur life”