ALICE ROBERTS - Origins of Us (1/3) – Bones
Üç
bölümlük BBC yapımı bu belgeselde insanın evrimsel kökenleri üzerine Afrika’dan
Amerika’ya dünyanın dört bir tarafına yolculuk ederek bilimsel ekiplerle
evrimsel geçmişimiz mercek altında. Kolay anlaşılır nefis bir anlatım var. Mutlaka
seyredilmesi gereken belgesellerden.
Alice
Roberts su içse sıkılmadan seyredeceğim bir “sevimli güzellik”. Zaten
güzelliğin sevimli olanı makbuldür bence. Bunun üstüne anatomi profesörü olmasını ve inanılmaz tatlı ses tonunu da
eklediğimizde hiçbir işini kaçırmadığımı söyleyebilirim. Ekranlardaki şahsi
favorim. Resimleri biraz bol tutmam bundan. :)
Africa
Closest living relatives to humans: chimpanzees
Kibali Forest, Uganda
%99 DNA aynı human ve chimps'de
Tabii ki şempanzeden evrilmedik ama 6-7 milyon yıl önce
ortak bir atamız vardı.
“Our evolutionary journey is written into our bodies and into
the way we use them”
Şempanzelerin ayak baş parmakları bizim el başparmağımız
gibi. Facilitates grasping
Şempanze vs Toumai skulls
Şempanzede foramen magnum yere dik iniyor. Şempanzede açılı.
Dolayısıyla Toumai’ın iki ayak üstünde yürüyen bir ape olduğu sonucuna
varılıyor. Bipedal ape. 6-7 milyon yıl önce.
Living bones are pink full of blood which bleed heavily when
broken.
Aşağıya indikçe vertebral corpus’un büyümesi ve böylece
üstteki vertebraları taşımaları
Madem standing upright disk kayması gibi sinir ezilmesi gibi
problemlere sebep oluyor niye dik durma ihtiyacı hissettik?
6 milyon years ago climate was getting colder and drier.
Toumai was one of the many bipedal apes.
Orrorin tugenensis 6 million years before
Ardipithecus Ramidus 5.8 million years
Australopithecus afarensis 4.0 million years
Bunlar yine climbers ama spending more time on the ground.
Ne zaman ağaçlardan yere indi atalarımız?
Kemiklerimizde bunun bir ipucu var.
Ayağımıza dorsifleksion hareketini uyguladığımızda, ön ucunu
yukarı doğru kaldırdığımızda 20 derece açı olabiliyor. Şempanzeler 45 derece
dorsifleksion sergileyebiliyor ayaklarıyla. Ankle movement farkı.
Boston üniversitesinde eski kemikler laser ile taranıyor.
Buldukları fosilleri analiz ediyorlar. Lucy iskeleti de bunlardan biri. İnsan
evriminin en meşhur iskeleti. Lucy 3.2 milyon yaşında. İskeletinin çoğu
elimizde olduğu için pek çok şey söyleyebiliyoruz. Boyu 1 metre civarı.
Ankle bone (topuk= kıyaslanıyor önce. Soldaki insan, sağdaki
şempanze.
Şempanzelerin ayak hareket kapasiteleri çok daha geniş. Ayak
parmaklarını tibia’ya değdirebiliyrolar mesela. Müthiş bir fleksiyon.
Şempanze ve insan tibia’larının üst eklem yüzeylerinin
mukayesesi.
Sonuç: The shape of ur ankle hints whether u use ur ankle
for climbing or walking
Şimdi bu ikisinin yanına Lucy’nin tibia üst eklemini koyduğumuzda insana çok yakın olduğu
görülüyor.
Lucy iskeletinden atalarımızın iki ayak üzerinde yürüdüğü
kesin.
Tırmanmak yerine yürüyerek yaşamak ormandan çıkmış olmaya
işaret eder.
İnsanın her adımında 200 civarı kas koordineli çalışır.
Atalarımızın ayağa kalkıp yürümeyi öğrenmesi milyonlarca yıl
aldı.
Yaklaşık 3 milyon yıl önce doğu Afrika'da kuraklık aşırıydı.
Ağaçlık alanlar azaldı. Savannah habitatı doğdu. Burada yaşayan hominis,
bipedal apes var. Birden fazla ırk. Bir tanesi başarılı oldu. Diğerlerinin soyu
tükendi.
1.5 milyon yıl öncesine ait bir skeleton replikası
Nariokotome Boy (Homo Erectus)
Kemiklerindeki değişim belirgin. Bacak boyu bugünkü insana
yakın. Nasıl sağ kaldı savanna’da?
Boston, Harvard Uni
Koşarken vücut öne atar kendini. Koşarken omuz açıklığımız,
kollarımız dengemizi korumaya çalışırken bu konuda long narrow belimiz de
etkilidir. Counteracting destabilizing forces
Another challenge when ur running is ur head. Every time u
hit the ground ur head wants to pitch forward really fast so ur arm attaches to
a ligament unique to humans called the nuchal ligament. In the back of ur head.
As ur head wants to pitch forward, the weight of ur arms connected in the
midline to this ligament and it pulls ur head back. This ligament is not huge
but vital to keep us balanced when running.
İşte Nariokotome boy’da bu ligamentin bağlandığı yer çok
belirgin. Yani bugünkü insanın bu ligamentinin kökeni 2 milyon yıl kadar geriye
gidiyor.
Koşarken önemli olan bir anatomik kısım daha var. Popomuz.
Gluteus maximus. Largest muscle in the body. Has different
portions. Elektrod bağlayıp koşarken ve yürürken aktivitesini ölçüyorlar. The
stronger the contraction of the muscle; the larger the signal.
Sinyallere baktığında yürürken çok etkin değil ama koşarken
çok aktif. Farkında değiliz ama aslında gluteus maximus kasına bilhassa koşarken ihtiyacımız var. Belki de kalçaların seksi olmasının altında bu vardır. Kalça survival kabiliyetimizi yani koşabilme yetimizi gösteriyor olabilir mi?
Atalarımız long distance runners. Endurance runner da denir.
Koşmayla birlikte vücudu serin tutma mekanizmaları da yenilendi. Diğer
hayvanlar panting ve güneşe çıkmayarak avoid hot. Öğle sıcağında avlanan çok az
hayvan vardır. İnsan vücudu terleme sistemini geliştirmek zorunda kaldı vücut
ısısını koruyabilmek için. Ama bunun için kıllarımızın olmaması gerekiyordu.
Saatte 3 litre ter çıkartabilir insan. İşte bu şekilde
furlesness ve sweatiness özelliklerini geliştirerek endurance running mümkün
kılınmış evrim sürecinde. Dolayısıyla uzun mesafe koşusunda hiçbir hayvan
bizimle yarışamaz.
Toumai’dan Nariokotome boy’a evrim 5 milyon yıllık br süre gerektirdi. Artık atalarmız ormanı terk edip savanna’ya çıkmış durumda.
Four-legged climbers’dan 2-legged runners’a evrilmiş durumdayız.
İki ayak üstünde yürümeye başlayınca bu sefer kollarımız
serbest kalmış ve başka amaçlara evrilmeye başlamış. Nedir bu? Tabii ki tool-making..!
İlk tool-maker homo habilis olarak biliniyor. 2.5 milyon yıl
önce. Sonrasında bu özellik hep gelişerek geldi. Aslında başka hayvanlarda da
alet kullanımı var. Peki bizimkini özel yapan nedir?
Uganda Wildlife Education Center
A center for young chimpanzees rescued from poachers. Termite fishing. İlk göstermişti.
Dalları termite tepelerine sokup doğada içindeki böcekleri çıkarıp yiyorlar. Burada da modeli yapılmış. İçine bal konmuş.
Dalı tutuş şekilleri insandan farklı. Mukayese. Biz başparmağı daha iyi kullanıyoruz. İnsan elleri high-precision movement sergiliyor. Vücuttaki kemiklerin ¼’ü ellerde. Kas yok fazla. Haareketi esas olarak tendonlar sağlıyor. Anatomik olarak parmaklarımız şempanzelerle çok benzer. Bones. Same muscles.
Washington DC
Eline özel bir eldiven (contraption) takıyor. Pressure
transducers. Real-time el hareket ettirildikçe çalışan kısımları ekranda
görülüyor.
Şempanzeler genelde bir meyvayı iki elleriyle yerler. Biz
tek elle yapabiliyoruz. İnsan elinin farkı basınç uygulayabilme farklılığından
kaynaklanıyor aslında. Kaslar ve kemikler aynı gibi.
Şempanzelerde fingers are firmly attached to the hand.
Bizdeki orta parmak gibi. İnsanda ise daha serbestler.
Elmayı kavrarken başparmak ve serçe parmak yüksek bası
uyguluyor.
Bir farkımız daha var. Kemiklerde. İnsan başparmağı çok daha
uzun ve kalın. Bu farklılık ilk kez 2.5 milyon yıl önce homo habilis’te
gözüküyor. Big thumbs’ın taştan alet yapmayla beraber ortaya çıkması rastlantı
değil.
Taşla bir yere vururken thumb fazla aktive olmadı deneyde. Peki
farkı hangi eylemimiz sağladı? Eti taşla keserken thumb ve index çok çalışıyor. Buna
bakarak alet kullanma sonucu thumb’ın dexterity kazandığını düşünebiliriz.
Davranışlarımız değiştikçe, vücudumuz da değişiyor.
Homo Sapiens – 200.000 yıl önce
Yani herşey iki ayağı üstünde dikilerek yürümeye başlayan
bir ape ile başladı.
KARIŞIK RESİMLER