21 Mayıs 2017 Pazar

Çürük Çeviriler (2) - Onca Yoksulluk Varken


La Vie Devant Soi - Emile Ajar 
(Romain Gary)

Agora'nın bastığı Türkçe'yi okurken şüphelenince Fransızca aslıyla ilk sayfalarını mukayese ettim. Yanlış çeviriler var. Bozuk ifadeler çok. Bunun olayların çocuk ağzıyla aktarılmasıyla ilgisi yok. Çeviriyi öven pek çok kişi olmasına karşın kesinlikle katılmıyorum. Özensiz bir tercüme. Baştan savma bir editörlük. Aşağıda birkaç örnek bulabilirsiniz.




Agora Çevirisi
Size ilk ağızda söyleyebilirim ki, asansörsüz bir altıncı katta oturuyorduk ve bu durum bütün kilolarına karşılık yalnızca iki bacağı olan Madam Rosa için gerçek bir gündelik yaşam kaynağıydı; derdiyle kederiyle.

Aslı
La premiere chose que je peux vous dire c’est qu’on habitait au sixieme a pied et que pour Madame Rosa, avec tous ces kilos qu’elle portait sur elle et seulement deux jambes, c’etait une vraie source de vie quotidienne, avec tous les soucis et les peines.

Kendi çevirim
Size söyleyebileceğim ilk şey altıncı katta bir evde yaşadığımız ve iki bacağıyla taşımak zorunda olduğu onca kilosunun yanında göğüslemek zorunda olduğu tüm zorluklara ve acılara karşın Madam Rosa için bu evin yaşama tutunduğu yer olduğudur.


Agora Çevirisi
Madam Rosa'nın evinde güvence diye bir şey yoktu, yaşlı hastaya karşı kıldan inceydi boynumuz, parasızlık, tepemizdeki yetimhane; bir yaşam değildi bunlar bir köpek için.

Aslı
“Ches Madam Rosa il y avait pas la securite et on ne tenait tous qu’a un fil avec la vieille malade, sans argent et avec l’Assistance publique sur nos tetes et c’etait pas une vie pour un chien.”

AÇIKLAMA: Boynun kıldan ince olması anlamında bir söz yok. “Pamuk ipliğine bağlı olmak” gibi güzel bir deyim varken yararlanılmamış. Akla gelmemiş olması anlaşılabilir ama anlam da tamamen yanlış çevrilmiş.

Kendi Çevirim
Madam Rosa’nın yanında hiçbirimiz geleceğe güvenle bakamıyorduk ve parasızlık ya da yetimhaneye düşme tehdidi altındaki bizler için bu hasta ve yaşlı kadınla birlikteliğimiz bile pamuk ipliğine bağlı gibiydi. Köpeğimi böyle bir yaşama mahkum edemezdim.


S7
Agora Çevirisi
Veletlerin tümü bulaşıcıdır. Birine bir şey olmaya görsün,hemen ötekilere de oluverir.

Aslı
Les gosses sont tous tres contagieux. Quand il y en a un, c’est tout de suite les autres.

AÇIKLAMA: Anlamın yerle yeksan edildiği iki kısa ve basit cümle. Çocuklara bir şey olmasından bahsetmiyor.

Kendi Çevirim
Çocuk çocuğu çeker. Bir tanesinin olduğu yerde, hemen diğerleri bitiverir.

S12
Agora Çevirisi
Bu köpekle iyi bir belâ sardım başıma. Onu öylesine sevmeye koyuldum ki, olacak şey değil.

Aslı
Je me suis fait un vrai malheur avec ce chien. Je me suis mis a l’aimer comme c’est pas permis.

Kendi Çevirim
Bu köpek ile birlikte gerçek mutsuzluğu da tatmış oldum. Sanki yasak değilmiş gibi sevmeye kaptırdım kendimi.




S19
Agora Çevirisi
Polis olmayı tasarlıyordum kafamda, çünkü onların güvenlik kuvvetleri vardır.
Aslı
Je revais d’etre flic parce qu’ils ont la force de securite.

AÇIKLAMA: Momo daha önce de belirttiği gibi kendini güvende hissetmek istiyor. Pamuk ipliğine bağlı bir düzende güç bela yaşadığı hissi rahatsız ediyor çocuğu. Burada bunu anlatmaya çalışırken çeviri alakasız yerlere gidiyor.

Kendi Çevirim
Polis olmayı hayal ederdim çünkü güvenli bir yaşamı sağlayabilecek güçleri olduğunu düşünüyordum.

S24
Agora Çevirisi
Madam Rosa, Momo ve Müslüman olduğumdan kuşku duymuyordu kesinlikle.

Aslı
Madame Rosa etait sure et certaine que j’etais Mohammed et musulman.

AÇIKLAMA: Burada Muhammed ismine sansür uygulanmış. Birkaç cümle sonra Mösyö Hamil onu bırakanın Muhammed ismini verdiği için Müslüman olduğunu düşündüklerini yazıyor. Muhammed yine Momo olarak sansürlenmiş.

7 yorum:

  1. Binlerce kasırga aşkına!
    Azizlerin başındaki halkadan bende de olsa ve her kitabı kendi dilinden okuyabilsem keşke. Hele şiirler!
    Vah bana:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bin milyar kere bin lombar..! Türkiye'nin en meşhur blogcusu Hayal Kahvem benim "yalnız ve güzel" mekanımı ziyaret etmiş olamaz herhalde :))) Yok canım, isim benzerliği falan olmalı mutlaka... :)

      Yabancı dilde okuma konusuna gelirsek hikaye, roman bir şekilde okunuyor ama anadil dışında şiirden tad almak zor Hayal Kahvem. Bence dilin son noktası şiir.

      Yine beklerim efenim...:)

      Sil
  2. Oh be. Sonunda 2 gündür yaşadığım şaşkınlık ve dehşet için ses verecek bir kaynak buldum. Ben bu kitabi 90larda yirmili yaşlarımda okuyup cok etkilenmistim. Nerdeyse 25 yil sonra yegenimde tesadufen buldum iki gün önce ve 3 4 sayfa okuyunca nasil bir ceviri bu oldum. Veletler bulasicidir ve annem kendini ...sokaginda savunuyordu. cumleleri ile iyice kıllandım. Savunmak ile kendini satmayı kastettigini anladim. Fransizcam yok. Ingilizce aslini pdf olarak bulmaya calistim. bir dosya buldum ama açılmadı. Internette arastirdim cevirmen icin ne denmis diye sadece Tahsin Yücel kitabın isminin yanlis cevrilmesinden bahsetmis. Bu arastirmada Pıtırcık serisini çevirdiğini ogrendim. Allah aşkına bu çeviri hatalarını yayınevine gonderdiniz mi? Mutlaka gonderilmeli. Hatta orijinal yayinevine de yeniden başvurup bu bilgi verilebilir. kitap yeniden cevrilmeli. Ve ben nasil ilk okudugumda bunlardan rahatsız olmadim.Acaba baska biri çevirmiş olabilir mi diye baktim ama ayni kadın çevirmiş deniyor. Ben bu bozuk haliyle kitabı bu kadar sevmissem iyi bir ceviride neler olurdu kimbilir?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Durumun esası TR’deki yayınevlerinin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Son derece düşük ücretler, imla ve tuşlama hatalarını düzelten son okumacılıktan ibaret bir editörlükle bu kadar birikim isteyen bir iş genelde hakkı verilerek yapılamaz. Kişisel olarak kimseyi şikayet edip günah keçisi yapmayı düşünmedim çünkü elinizi attığınız kitapların çoğunun çevirisi ciddi anlamda kusurlu. Yazmaya kalksam blogda başka işle uğraşamam. Köle gibi çalıştırdığı çevirmeni yayınevine şikayet etmek mantıklı değil, bizzat yayınevinin hatası zaten. Mesela bu kitaptaki hataları editörlük müessesesinin düzeltmesi gerekirdi, çevirmen o kısımları anlamamış olabilir. Ama editörlük yok ki! Daha doğrusu ismi var kendi yok.

      Halkın da bu konuda bir talebi ya da çalışması yok, bakın kitaplarla ilgili binlerce blog, forum, site var, kaçında çeviriler incelenip örnekleniyor? Benim bildiğim bir elin parmaklarını bulmaz çünkü onu yapmak kafa istiyor, emek istiyor. Bugüne kadar çeviriyle ilgili ilk mesaj yazan siz oldunuz bu blogda. Öyle bir bilinç yok millette. Kitabın konusuyla ilgili gevezelik etmek herkesin işine geliyor. Daha da fenası bu çeviriyi öven yazılar okumuştum zamanında büyük büyük isimlerden.

      Dolayısıyla bu yayınevleriyle ve bu okur seviyesiyle daha fazlasını beklemek saflık olur. Aslında dar bir çevre bilir bunu zaten, yabancı edebiyatın güvenilir bir yabancı dilden okunmasında fayda var. Ben yıllardır öyle yaparım. Türk yayınevlerine bu şartlarda güvenemeyiz. Zaten günümüzde yabancı kitapları edinmek iyice kolaylaştı.

      İçinizi kararttım belki ama gördüğüm durum bu. İlginiz için teşekkürler.

      Sil
  4. Yorumunuzu şimdi mailleri silerken gördüm. Çok üzgünüm gecikme için. Ben de kitap çevirisi yaptım hatta kitaplarımın düzeltisini de kendim yaptım çoğu zaman yayınevlerine güvenemediğim için. Sonra onlar da alıştı böyle iyi oluyor diye. Yine de o çeviride çevirmen hatası çok. Editör vs dediklerinize katılıyorum tabi. O kitabın yeniden çevrilmesi için ne yapılabilir? Ben yabancısından okuyayım da bir sürü güzel arkadaşım var çok kitap okuyan ama dil bilmeyen.

    Memleketin en önemli sorunu ezbere olmadan iyi yapmak gailesiyle iş yapmak. Sevgiler ve saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söylediklerinize katılıyorum. TR'de hiçbir kuruma ve kişiye güvenmeyen biri olarak kendi sorumluluklarımızı mümkün olduğunca yerine getirip başkalarının getirmeyeceğine hazırlıklı olmaktan başka çaremiz yok. Aslına yakın çeviriler için güvenilir iş yapan halklardan birinin dilini öğrenmek şart. Bu kitabı kurtarsan diğerleri yanlış Türkçe'ye esir kalmaya devam edecek. Baş edemeyiz. Bu kitabın yayın tarihi 1975. Sanıyorum 70 yıl sonra telif hakkı kalkıyordu, dolayısıyla 2045 yılında etrafta bol bol Emil Ajar yeniden çevirileri görene kadar beklemek de bir seçenek. Ya da İran'daki gibi kitap yasaklanmadığı için şükretmek de bilhassa "Yeni Türkiye" ortamına uygun olabilecek bir başka yaklaşım. Biz yanlışları gördük ve herkesin ulaşabileceği bir ortama yani internete not düştük. Gerisi yayınevlerine kalmış. İsterseniz buradaki karşılaştırmaları kullanarak yayınevine başvurabilirsiniz. Benim için sorun olmaz.

      Sevgiler saygılar bizden


      Sil

Yorumunuzu yazabilirsiniz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...