20 Mayıs 2017 Cumartesi

Grzegorz Rosinski (Thorgal) Röportajı (dBD-2016)



-Kasım 2016 sayılı dBD dergisinde yayınlanan röportaj kısaltılarak tercüme edildi-

OĞLUM OLMADAN ASLA
ilk kez 1977 yılında Tenten dergisinde yayınlanmaya başlanan bu Kuzey Sagası pek de bitecek gibi gözükmüyor. Ana serinin 35 numaralı son albümü 2016 Kasım’ında raflarda olacak. Bu albümde baba oğul Rosinski’lerin ortaklığına da göndermesi olan bir kare dikkatlerden kaçmıyor. Bu karede Thorgal “Oğlum olmadan asla..!” diyor okurlara. Eylül ayında Brüksel’deki ÇR şenliğinde fırsat bu fırsattır diyerek karşılaştığımız baba oğula yeni albümlerinden hareketle Thorgal’in geçmişi ve geleceği ile ilgili akıllardaki pek çok soruyu yönelttik.

SORU: Yaratıcı yazar Van Hamme’dan sonra işi devralan Yves Saint ile yollarınız ayrıldı. Artık yazar olarak ÇRseverlerin farklı çalışmalarıyla tanıdığı Xavier Dorison ile beraber çalışacaksınız. Bu ortaklık nasıl ortaya çıktı?
Grzegorz Rosinski – Baba (GR): Yayıncımız teklif etti. Çok yönlü bir yazar arayışındaydık. Aynı hikayede mitoloji, gerilim, macera tarzı anlatımları birlikte kullanabilecek birisi gerekiyordu. Bu albümde önceki yazarımız Yves-Saint’in yazdığı Orta Doğu’da geçen macera sona eriyor ve Kuzey’de geçen yeni bir maceranın başlangıcı yapılıyor.
Piotr Rosinski – Oğul (PR): Ortadoğu’da geçen macera babamı yordu. Yayıncımızdan bir sonraki albümde bu maceranın bitmesini istedik. O da herşeyi birden bağlayamayacaklarını söyledi. Böylece bu albümde Dorison yeteneğini konuşturarak bu macerayı sonuca bağlarken, tanıdık olduğumuz Kuzey’de geçen yeni bir macerayı kurgulamaya başladı.

SORU: Peki sizin babanız, yayıncı ve çizer arasındaki rolünüz nedir?
PR: Aslında ben babamın koçluğunu yapıyorum diyebiliriz. Beraber senaryoyu ve sahneleri tartışıyoruz. Babamın çizmekten zevk aldığı ve almadığı sahneleri çok iyi biliyorum. Mesela son albümde bazı kareleri değiştirttim çünkü biliyorum ki babam hoşuna giden sahneleri tekrar tekrar özenerek çizerken, sevmediğinde fazla efor sarfetmiyor.

SORU: Babanız önceki röportajlarında senaryoya müdahale etmediğini, gelen hikayeyi aynen resimleyerek kendi yeteneklerini de test ettiğini söylemişti. Anlattıklarınıza göre artık çalışma tarzı değişmiş oluyor?
PR: Kesinlikle. Bu şekilde benim aracılığımla yazarla da süreç boyunca iletişim halinde olmaya başladı.
GR: Piotr’un ilgisi ve çalışmaları sayesinde kendimi daha serbest hissediyorum ve çizerken yeniden zevk almaya başladım.
PR: Aslında genel kalite düşmüyorsa, ana hikayeden uzaklaşarak yan hikayelere girilmesi beni rahatsız etmez ama Yves Sante ile bu dengenin olumsuza kaydığını hissettim ve herşey komplike bir hal almaya başladı. Dolayısıyla yeni bir yazar arayışına girdik.
GR: Mesela Van Hamme’ın yazdığı Ka’nın Ülkesi macerasında da böyle bir durum olmuştu. Ben ormanın Thorgal’ın doğal fonu olmadığını ve fazla uzatmadan Kuzeye dönülmesini istedim.. Buzullar, drakkar denilen viking gemileri, kar, soğuk. Bunları Thorgal’a daha çok yakıştırıyorum. Kuzeye ait mekanları çizmeyi daha çok seviyorum ve daha fazla zevk alıyorum.

SORU: Çizme tutkunuz hiç eksilmeden devam ediyor?
GR: Ben ÇRı her zaman görsel bir ifade biçimi ve iletişim tarzı olarak gördüm. Bu sanata karşı tutkum hiç eksilmedi. Yaptığım işi seviyorum.

SORU: Çizmeyi sevmediğiniz şeyler var mı?
GR: Şiddet ve cinsellik. Bir önceki albümde erotik sahneleri reddettim. Bu tarz sahneler olmazsa daha iyi oluyor. Şiddete gelirsek, mesela filmlerde şiddet sahnelerinin ağır çekimle gösterilmesi falan beni tiksindirir. Birisinin kafasının uçurulmasını ağır çekimle seyretmekten kim zevk alır ki?

SORU: Piotr, babanın neleri isteyip neleri istemeyeceğini anlamakta zorlanıyor musun?
PR: Bazen zor olabiliyor ama bu zorluk beni daha da isteklendiriyor. Onu çok iyi tanımam benim adıma büyük avantaj ve işleri kolaylaştırıyor.

SORU: Baba-oğul beraber çalışmaya ne zaman başladınız?
“Barbare” sırasında (Thorgal 27. Albüm ). Tanıtım broşürlerini gördüğümde gözlerime inanamadım. Kabul edilebilir bir kalite değildi. O günden beri grafikerlikle uğraşmaya başladım. 15 yıl oluyor. Yani ilk işim bu serinin tanıtımlarıyla başladı. Sonra albümlerin ve kapakların tasarımıyla da ilgilenmeye başladım. Sonunda babamın resmi temsilcisi oldum diyebiliriz.
GR: Oğlum bu işlerle ilgilenene kadar her şey biraz tatsızdı. Mesela yayıncıya birkaç kapak teklif ediyordum ve hep en kötülerini seçiyorlardı . Tabii o zamanlar Lombard yayınevinde artistik direktör yoktu.

SORU: Kapaklarınız çok kendine has. Bilhassa da drakkar denilen viking gemilerinin pruvası artık alamet-i farikanız gibi oldu. Kütüphanede kitabın sırtında o figürü görünce hemen Thorgal olduğu anlaşılıyor?
GR: Evet, onları bilhassa isteyen bendim. Benden önce bu figürü ÇR dünyasında kullanan yoktu.

SORU: Kapakları öneren de sizsiniz değil mi?
GR: Evet. Sanırım kapakta yağlı boya çalışmaları kullanan da ilk bendim. O zamanlar guaj kullanılıyordu.

SORU: Barbare’daki çalışmanıza kadar babanla ilişkinizin biraz uzak olduğunu düşünürsek, beraber çalışmaya başlamak aynı zamanda babanla daha fazla zaman geçirmek için de bir vesile olmuş oldu herhalde Piotr, öyle değil mi?
PR: Zaten aramızda bir sorun yoktu. Benim kendi halkla ilişkiler ajansım var. Polonya’da grafikerlikle uğraşıyordum ve bu sayede pek çok firmayla çalıştım. Barbare ile birlikte hem kişiliğine hem de işine saygı duyduğum babamla çalışma fırsatı buldum. İyi ve kötü müşterilerim oldu. babam ise zor ama iyi bir müşteri diyebilirim 

SORU: Baban kibar bir insan olarak tanınmasına karşın ÇR endüstrisiyle her zaman iyi geçinen birisi olmadığını biliyoruz. Kendi fikirlerinin peşinde biri…Bu konuda ne diyeceksin?
PR: Babam inatçı bir insandır. Ara sıra beğenmediğim bir şey olduğunda albümü bekleyen 200.000 okuyucuyu da düşünerek müdahale ediyorum. Bazen beni bu gibi detayları fark ettiğim için tebrik ediyor bazen de kızıyor. O zaman ona Photoshop’da albümdeki son halinin nasıl görüneceğini gösteriyorum. Önce bir şey demiyor bir süre. Birkaç gün sonra söylediğimin aklına yattığını ve o haliyle gönderdiğini görüyorum. Aslında dediğim dedik gibi gözükse de başkalarını dinlemeyi bilen biri aynı zamanda. Benim kendi egomu ya da kapağa adımı yazdırmak peşinde olmadığımı, tek amacımın sanatının en iyi halde sunulması olduğunu biliyor. Eleştirilerimden sonra saatlerce yeniden çalıştığını bildiğim için, ben de iyice emin olmadan eleştirmemek gibi bir vicdani sorumluluğa sahibim.

SORU: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
PR: Bu albümün en sıkı birlikte çalıştığımız albüm olduğunu söyleyebilirim.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...